Sosyal adalet, bir toplum içinde zenginliğin, fırsatların ve ayrıcalıkların eşit dağılımını savunan politik bir ideolojidir. Kökleri insan hakları ve eşitlik kavramlarına dayanır ve zenginlik, fırsatlar ve ayrıcalıkların toplumdaki bireyler ve gruplar arasında nasıl dağıtıldığıyla ilgili olarak adaleti ve adaleti teşvik etmeyi amaçlar. Sosyal adalet genellikle sosyal, ekonomik veya kültürel geçmişlerine bakılmaksızın tüm bireylerin gelişmek için eşit fırsatlara sahip olduğu daha eşitlikçi bir toplum arayışıyla ilişkilendirilir.
Sosyal adalet kavramının geçmişi eski uygarlıklara kadar uzanan uzun ve karmaşık bir geçmişi vardır. Ancak “sosyal adalet” teriminin modern anlamda ilk kez kullanılması 19. yüzyıla kadar mümkün olmamıştır. Bu terim, 1800’lerin ortasında, Avrupa’da önemli sosyal ve ekonomik değişimlerin yaşandığı bir dönemde, Luigi Taparelli adlı bir Cizvit rahibi tarafından icat edildi. Taparelli, dönemin hızlı sanayileşmesinin ve kentleşmesinin toplumsal eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açtığını savundu ve zenginlik ve kaynakların daha adil bir şekilde dağıtılması çağrısında bulundu.
20. yüzyılda sosyal adalet kavramı birçok sosyal demokrat ve sosyalist hareketin siyasi ideolojilerinde merkezi bir tema haline geldi. Bu hareketler, daha fazla sosyal adalete ulaşmanın aracı olarak görülen artan oranlı vergilendirme, refah devleti ve işçi hakları gibi politikaları savundu. Birleşmiş Milletler ayrıca, sosyal ilerlemeyi ve daha geniş özgürlük içinde daha iyi yaşam standartlarını teşvik etmenin önemini kabul ederek, tüzüğünde sosyal adalet ilkelerini de benimsedi.
Son yıllarda sosyal adalet kavramı cinsiyet eşitliği, ırk eşitliği, LGBTQ+ hakları ve çevresel adalet gibi konuları da kapsayacak şekilde genişledi. Bu konular, toplumdaki hakların, fırsatların ve ayrıcalıkların dağıtımını içerdiğinden, sosyal adalet arayışının ayrılmaz bir parçası olarak görülüyor.
Uzun geçmişine rağmen sosyal adalet kavramı siyasette tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Bazıları bunu adil ve eşitlikçi bir toplum için gerekli bir hedef olarak görürken, diğerleri bunun aşırı hükümet müdahalesine yol açabileceğini ve bireysel özgürlükleri zayıflatabileceğini savunuyor. Bununla birlikte, sosyal adalet arayışı dünya çapında birçok siyasi hareket ve ideolojinin ana odak noktası olmaya devam ediyor.
Siyasi inançlarınız Social Justice konulara ne kadar benziyor? Öğrenmek için politik testini yapın.